ANESİAD Gaziantep Şubesi İftarı Yapıldı

Anadolu Esnaf Sanayici ve İşadamları Derneği (ANESİAD) Gaziantep Şubesi 17 Haziran Cuma günü iftar programı düzenledi.

Cevizli Köfteci Restoranda düzenlenen iftar programına ANESİAD Gaziantep Şube Başkanı Yunus Atilla Hamallar, Müsiad Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Çelenk, üyeler ve davetliler ile birlikte yaklaşık 300 kişi katıldı.

İftar programı ANESİAD Gaziantep Şubesi üyesi İdris Tekin’in sunumuyla gerçekleştirildi. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından iftar duası yapıldı. İftar programında bir selamlama konuşması yapan ANESİAD Gaziantep Şube Başkanı Yunus Atilla Hamallar konuşmasında ANESİAD’ın bir mağfiret kapsı olduğunun altını çizdi.

Allah yeryüzünde büyüklük taslayanları sevmez

Hamallar sözlerini şöyle sürdürdü; “Bizler rahmet ve mağfiret ayında olduğumuz ramazan ayında ANESİAD’ın mağfiret kapısı olduğuna inanıyoruz. Allah Rasulü Medine İslam Devleti kurulmuş bir gün sahabeleri ile sohbet ederken diyor ki, “Ben öyle bir topluluğa üye idim ki bugün dahi çağırsalar seve seve koşar giderim.” O topluluğun adı Hılful Füdul idi. Yani faziletliler topluluğu. Mekke’ye ticaret kervanları geldiğinde zaman zaman Mekke’deki hâkim güç ticaret kastı ile gelen bir kısım insanların mallarını ucuza kapatmak kastıyla ve yahutta ödeme yapmamak kastıyla gelenlere eziyet ediyordu. Bir kısım akil insanları biz bu ticaret yeteneğimizi kaybedersek bu Mekke’nin kaybı olur. Bundan dolayı Mekke’ye ticaret için Mekke’ye gelenlerin yanında olmamız lazım. Ve her hakkı gasp edilen o topluluktan yardım istiyordu. Yine Allah Resulü Medine’ye hicret ettikten sonra yaptığı ilk iş İsrail oğulları egemenliğinde bulunan pazarı Müslümanların alışveriş yapabileceği Medine pazarına dönüştürdü. Bunlar çok stratejik hamlelerdi. İşte günümüzdeki İslami hassasiyetlerle kurulmuş siadlar bunların güncel versiyonlarıdır. Geçmiş dönemdeki ahilik teşkilatları gibi. Elbette ki zamanlar değişti, koşullar ve şartlar da değişti. Değişemeyen tek şey var o da insan. Ve de insanların sahip olması gereken ahlak. Hz. Adem’den bu güne ve bu günden kıyamete kadar geçerli olan kurallar. Bu kuralları rabbimiz koymuş, resulü eliyle ve diliyle bizlere iletmiştir. Lüzumuna binaen bir kaçını burada sıralayalım. “Allah yeryüzünde büyüklük taslayanları sevmez. Allah israf edenleri de sevmez. Mallarınızı aranızda haksızlık ederek yemeyiniz. Faiz yiyenler ahrette dirilttikleri gün şeytan çarpmış gibi kalkacaklardır. Bizi aldatan bizden değildir.”

Oyunu kuran kurallarını kendi koyar

Oyunu kuran kurallarını kendi koyar. Batının icat ettiği makineleri ve teknolojileri alırken farkında olmayarak onların kültürlerini de alıyoruz. Somut olsun diye örnekleyelim. Mesela televizyonu icat etmişler. Kendi düşünce modelini, inanç yapısını, sosyal hayatını, kadın erkek ilişkilerini vs. televizyon ve sinema ile bize aşılamadılar mı? Bakın Kızılderililer sanki kafa derisi yüzen, vahşi, yamyam önüne geleni öldüren gibi bize gösterildi. Oysa batılılar dağdan gelmiş bağdakini kovmuş, ellerinden topraklarını almış, Kızılderilileri de bize vahşiler gibi göstermişti. Bunu yüzlerce binlerce önekle çoğaltabilirsiniz.

Türkiye’nin etrafındaki kuşatmayı ekonomik bağımsızlıkla aşabiliriz

Geçenlerde Müsiad’ın bir çalışmasını duymuştum. Türkiye 1600 kalem ürünü dışarıdan ithal ediyormuş. Bunların içinde ham madde de var, yarı mamül de var, kullanmaya hazır makineler de var. Fotokopi makinesinden tutun da sağlık alanında kullanılan makineler var. İşte bunları bizler üretmeliyiz arkadaşlar. Gerektiğinde devletimizle omuz omuza vererek, Tübitakla, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı ile el ele vererek gücümüz neye yetiyorsa mücadele etmeliyiz. Bir kalem bir kalem 1600 parça ürünü biz Müslümanlar üretmeliyiz. Yeni Türkiye’nin etrafındaki bu kuşatmayı ancak ekonomik bağımsızlıkla aşabiliriz” dedi.

Konuşmanın ardından Mustafa Çağlı tarafından ezgi söylendi. Ardından program sona erdi.